KAYIP ALFABE

17 Ocak 2025 – 20 Temmuz 2025
Kayıp Alfabe
Artİstanbul Feshane
Küratör Christoph Tannert

Alfabe Lahitleri
2024
Enstalasyon

Alfabe Meleği
2024
Enstalasyon

Anadolu
2024
Enstalasyon

Göbeklitepe
2024
Karışık Teknik
470 x 490 x 640 cm

Göbeklitepe
2024
Karışık Teknik
470 x 490 x 640 cm

Tufan Çağı
2024
Enstalasyon
432 x 1512 x 50 cm

Balıktan Doğan
2024
Karışık Teknik
200 x 470 x 40 cm

Lilith Hangi Kapıya Gitti
2024
Karışık Teknik
265 x 470 x 30 cm

Altın Muhafızı Grifon
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Savaşçı Bukefalos
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Athena’nın Yüzleri
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Pisagor’un Kutsal Üçgeni
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Byblos’un Gizemi
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Savaş ve Barış
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Çıplak Apollon
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Gelas’ın Boğası
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Pegasus’un Savaşçısı
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Poseidon’un Tridenti
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Helios’un Gülü
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

Tanrıların Yemeği
Bin Yılların Tanıkları Serisi
2024
Tuval Üzerine Yağlı Boya
130 x 130 cm

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sanat dünyasına sunduğu Ahmet Güneştekin’in Kayıp Alfabe adlı sergisi, sanatçının toplumsal süreklilikleri ve kırılmaları izleyerek geçmiş olaylara dair kavrayışını güncel meselelerle ilişkilendirdiği çalışmalarına odaklanıyor. İBB Miras’ın tarihi Feshane’nin kapsamlı restorasyonuyla İstanbul’un kültür platformlarından birine dönüştürdüğü mekânda, İBB Kültür’ün katkılarıyla açılan serginin küratörlüğünü Christoph Tannert üstleniyor.

Kayıp Alfabe, Güneştekin’in metafizik olduğu kadar elle tutulur biçimde somut düşünce ve biçimleri harekete geçiren çalışmalarını örtüşen mekânlar ve nesneler üzerinden birleştiriyor. Hafıza ve göç nesneleri, sesler ve görüntüler, üstkurmaca yapılar ve malzeme müdahaleleriyle makro ve mikro ölçekleri birleştirdiği disiplinlerarası işlerini bir araya getiriyor.

Kayıp Alfabe sergisinde, ortak noktası, coğrafyası karışmış, coğrafyasını değiştirmeye mecbur edilmiş insanların belleklerini yoğunlaşarak üstlerinde taşıyan nesnelerden oluşan enstalasyonlar; izleyiciyi kişisel ve toplumsal geçmişin acı verici yüzleşmeleriyle buluşturan hafıza çalışmaları; ve tarihsel anlatının referans alanını genişleten mikro-ritmik yapılarla kurgulanmış video ve ses çalışmaları yer alacak. Sanatçının, ayrıca buluntu nesnelerin mikro unsurlarına müdahale ederek öznel bir karşılaşmaya dönüştürdüğü boyutlu eserleri;  taş ve metal oluşumlarla çalıştığı heykelsel alana özgü yapıtları; mitosları yorumlayıcı bir strateji olarak kullandığı tuvalleri; seramik işleri taş formlarla böldüğü heykeller ve dokunsal yaratım algısına işaret eden bir kültür materyali olarak kırkyama tekniğiyle ürettiği işleri sergilenecek.

Güneştekin’in mitleri güncel estetikle buluşturan özgün tarzıyla tarihsel ve öznel göndermeleri bulunan anlatım biçimlerine öncelik tanıdığı eserleri günümüz dünyasının sayısız kırılmalarının bir görüntüsüdür. Kayıp Alfabe bütünden kopmuş zaman-mekân parçalarıyla izleyiciyi yüzleştirirken şu soruları sorar: Nesne neden bir sorgunun öznesi olur? Neden bazı nesneler tekrar tekrar araştırmalara özne olarak döner? Sanatçı gündelik hayattan parçaları ve duygulanımları keşfederek çalışma alanını sürekli genişletir. Yıkıntılardan doğan bir estetikle iç içe olan bu parçalar çoğunlukla sıradan ama çağrıştırıcı nesnelerden, ışık ve gölgeden, birbirlerine değen insan ve nesnelerden, bunların mekânın içinde kapladıkları hacimden, tetikledikleri anı ve hikâyelerden şekillenir. Sanatçının dünyasında ayakkabılar, sokak tabelaları, gaz maskeleri, eşarplar, buzdolapları, bisikletler gibi yıkıntılarda döngüsel olarak beliren tüm nesneler geçmişin izleridir.

Güneştekin için mitlere içkin anlatım olanaklarını kullanarak gerçekliği ve kurguyu örmek bir görme biçimidir. Mitlerin gündelik yaşama sızması ve onunla birleşme şekli, değişken doğası, beklenmedik yollarla ortaya çıkma yeteneğiyle ilgilenir.  Mitlere içkin olan yapma ve bozma, örme ve çözme döngüsünün pratiğine bir gölge gibi düştüğünü söyleyen sanatçı, metal ya da kumaşla, bronz ya da taşla oluşturulabilen, parçalanabilen ve yeniden yapılabilen örüntülere yoğunlaşır. Serginin Hasan Mert Kaya’nın yardımcı küratörlüğünde gerçekleşen Bin Yılların Tanıkları adlı bölümünde, Anadolu’nun son üç bin yıllık kültürel coğrafyasının ürünleri olan sikkeleri referans alarak ürettiği tuval ve boyutlu işlerini bronz örüntülerle birleştirir, kurgunun hakikatle ilişkilenme biçimini sorgular.

Eserlerindeki çağrışımlar aracılığıyla gündelik yaşamın çok katmanlılığını ve ondan doğan çoklu hakikatleri ifşa etmek için mitolojinin çeşitli boyutlarını yapıbozuma uğratır. Yasaklanmış, kurgusal ve hayali evren ve düşüncelere, insan müdahalesiyle soyu tükenmiş dillere ve tehlike altındaki korunmasız dillere bir övgü niteliğindeki eserleri üretirken sanatçının inceleme alanı dilin dünyasıdır. Harf formlarını çalıştığı yerleştirmelerinde metal harfleri seslerle üst üste getirme arzusu içindedir. Dilin karmaşık ve canlı bir sistem olduğu düşüncesinden yola çıkan sanatçı, bu işlerde alfabe politikalarına, ulusların, kültürlerin ve ideolojilerin spesifik bir harf kümesini belli bir dile atfetme girişimlerine bakarak çalışır. Sanatçı, alfabelerin sadece dilin formları olmadığını, aynı zamanda içinde şekillendiği başka kültürleri ve başka sesleri kapsadığını belirtir. Başkalığın içinden gelen biri olarak, geçmişle hesaplaşma deneyiminin gerekliliğine inanır.

Güneştekin’in taşın doğasına ilişkin araştırmalarından yola çıkarak malzemenin farklı yönlerini yansıtan bileşimde ses, görüntü ve nesneleri çalıştığı işler serginin heykelsel alanına özgüdür. Milyonlarca yılda oluşan işlem görmemiş ve bazıları fosil içeren taş oluşumları kullandığı heykellerinden nesnelerle çalıştığı enstalasyonlara kadar mekâna özgü bu işler, izleyicinin hareketi ve algısı üzerinde farklı etkiler oluşturarak, ortamla diyalog halindedir. Eserler izleyicilerde algılama yoğunlaşmasının ortaya çıkabileceği şekilde bir araya getirilir. Anlam ancak izleyici her bir eserin uzamında hareket ettikçe tespit edilebilir. Hangi yolu seçtiği fark etmeksizin izleyici her zaman heykelsel alanın sürekliliği içindedir. İşlerin düzenleniş biçimi, dar veya geniş, basık veya uzun, gösterişsiz veya görkemli olmalarıyla belirgin bir şekilde birbirinden farklı olan ve hiçbir zaman öngörülemeyen mekân geçişleri üretir. İzleyiciler yapıtlarla birden fazla perspektiften karşılaşmaya teşvik edilir.

Sanatçı, heykel kompozisyonlarında metal ve taşın birleşimiyle, malzeme kullanımında alışılmışın dışında bir yaklaşımla, yerçekimi kontrastları yaratır. Farklı boyutlarda ve iç içe geçmiş dairesel metal karkasların örttüğü mermer taş oluşumlara sahip, labirenti andıran yollardan oyulmuş heykeller sanatçının ölçeğini gösterir ve enstalasyon mekânını Feshane’nin endüstriyel tarihiyle ilişkilendirir.

Güneştekin, kayıp alfabelere dair hassasiyetini taş ve metal oluşumlarla işlediği eserlerinin yer alacağı sergiyi, görünümleri kaynaştırarak genişleyen bir anlatı tasarımıyla perspektif değişikliği yaratmayı amaçlayan bir çalışma olarak tanımlıyor. Taşa yapısal bir malzeme olarak bakan ve onda daha sürdürülebilir bir geleceğin imgesini gören sanatçı Kayıp Alfabe sergisiyle tüm zamanları müşterekler ve dil yoluyla birbirine bağlıyor ve insanları bir an için durup taşlar hakkında yeni yollarla düşünmeye davet ediyor.

Kayıp Alfabe, DG Art Project iş birliğiyle, Angelo Bucarelli ve Paola Marino’nun sanat yönetmenliğinde İstanbul sanat sahnesine bir kültür projesi olarak sunuluyor.  Yıldız Holding ana sponsorluğunda gerçekleşen sergi, Güneştekin’in son dönem büyük ölçekli sergi prodüksiyonları arasında yer alıyor.