15 Kasım 2018 – 1 Şubat 2019
Yansıma ve Yeniden Doğuş
Vasarely Museum, Janus Pannonius Museum, Zsolnay Museum, Peç
Küratörler József Sárkány ve Kemal Orta
Aşkın İzinde, 2016, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 180 x 200 cm
Mezopotamya’da Aşk, 2018, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 150 x 200 cm
Sarıkızın Dünyası, 2014, Karışık Teknik, 150 x 200 cm
Güneş Tapınağının Hizmetkarı, 2013, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 180 x 200 cm
Kutsal Kuşun Cenneti, 2015, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 120 x 220 cm
Kafesteki Dervişler, 2015, Karışık Teknik 100 x 100 x 30 cm
Kainatın Yedi Dervişi, 2016, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 300 x 190 cm
Yeni Zamana Uyanmak, 2013, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 150 x 150 cm
Günaha Davet, 2018, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 260 x 520 cm
Troya’da Son Gece, 2018, Karışık Teknik, 260 x 520 x 30 cm
Zeus ile Leda, 2013, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 180 x 240 cm
Güneşten Gelenler, 2013, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 120 x 300 cm
Güneşe Yolculuk Serisi 8, 2018, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 60 x 60 cm
Güneşe Yolculuk Serisi 10, 2018, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 60 x 60 cm
Güneşe Yolculuk Serisi 26, 2018, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 60 x 60 cm
Kadın Hikayeleri Serisi 23, 2018, Kırkyama, 60 x 60 cm
Kadın Hikayeleri Serisi 25, 2018, Kırkyama, 60 x 60 cm
Kadın Hikayeleri Serisi 26, 2018, kırkyama, 60 x 60 cm
Yunus’un Kurtuluş Günü, Hafıza Serisi, 2018, Seramik, 140 x 85 x 100 cm, edisyon 2
Janus Pannonius Museum 1
Janus Pannonius Museum 2
Vasarely Museum
Vasarely Museum
Vasarely Museum
Janus Pannonius Müzesi, Vasarely Müzesi ve Zsolnay Müzesi’nde eş zamanlı açılan Yansıma ve Yeniden Doğuş yaratılış ve varoluş kavramları üzerinden tinsel aşk olgusunu ön plana çıkarır ve sanatçının mitolojilere ilişkin anlayışını algının nesnel boyutuna nasıl yerleştirdiğini gösteren eserlerini sunar. Sergi ayrıca izleyiciye optik yanılsama düşüncesinin geçirdiği dönüşüme ve op art akımına olağanüstü bir açıdan ve farklı dünyalardan bakma olanağı sunar.
Mitoloji sanatçı için öznel boyuttur. Öznellikten yoksun değildir ama algının nesnelliğine de karşı çıkmaz. İşleri geleneksel kompozisyonlardan radikal bir şekilde ayrılır ve geometrik forma odaklanır. Yapıtları rengarenk, geniş alanlarda tek renkli, arka ve ön plan arasına işlenmiş figüratif imgelemin kullanılmasıyla optik sanat çıktılarına yapılan göndermelerdir. Küreleri imgelerin yoğun bir şekilde işlenmiş görüntüler evreninde yüzen gezegensel nesneler gibi görünür, daima diğerlerinden ayrılan ve kompozisyonun diğer öğelerinin önüne çıkan bir küre vardır. Bu küre, tüm yapıtın üzerinde hüküm süren güneşi temsil eder.
Sanatçının dikey ve yatay bantlar halinde dağıttığı ve her eserin mitolojik konusunun karakteristik unsurlarını vurguladığı yağlı boyalarla çalışarak kullandığı canlı renkleri keşfetmek gerekir. Renk kullanımına ilişkin hiçbir kısıtlama veya kural koymaz. Bu yüzden eserleri bakan kişiye görsel olarak saldırıyor görünür. Hikâyesine sınırlar çizerek görüntüye odaklanmayı sağlayan basit, temel geometrik semboller sunar. Amacı, eserlerin saf algısal tepkiler uyandırmasını sağlamaktır, öznellikten yoksun olmayan güçlü ve deneyime dayalı tepkiler. Yanılsama ve anlam araçları öznel karşılığı daha da ileriye taşır. Kökenleri ise tümüyle bilinçaltındadır.
József Sárkány — Sanatçı, perspektif çarpıtma metoduyla yaratılan formların üç boyutlu etkisini arttırmak için Vasarely’nin op-art resimlerinde kullandığı teknikleri uygular. Yine de Güneştekin ve Vasarely’nin yöntemleri arasında önemli bir fark var: Vasarely geometrik optik yanılsamalarını yaratmak için her zaman düz yüzeyler ve homojen renklerle çalışmış olmasına karşın, Güneştekin renk noktaları içerisinde son derece zengin yüzeyler oluşturur. Vasarely’nin resimleri steril ve hassastır. Bu çalışmalar, oyunbaz çözümlerin kendi yollarını buldukları kompozisyonlar haline getirilirler. Bu, sıklıkla resimlerin amaçlarının izleyicinin gözünü, yanıltıcı boşluklar, belirsiz durumlar ve kompozisyonlarla kışkırtmak olduğunda söz konusudur. Güneştekin’in sanatının ise daha evrensel bir doğası var. Yaratılışa ve insanlığın en önemli sorunlarına değinir ve bu oyunlara farklı bir şekilde yer verir. Kozmik, gezegenler arası bir uzam yanılsaması sanat eserlerinin çoğuna egemendir. Bu çerçevede, birbirleriyle yakından ilişkili konular etrafında gruplanan hikayeler keşfedebiliriz. Bunlar yaratılış, tanrıların ve insanların sevgisi, doğum ve yeniden doğuşla ilgili mitolojik hikayelerdir. Vasarely’nin eserlerini en çok anımsatan kompozisyonu olan Güneşten Gelenler isimli eserinde, koyu mavi gezegenlerin arkasında, umudun ve yeni bir başlangıcın işareti olarak renkli bir ışık belirir: doğum ve yeniden doğum. Bu ikisi arasındaki duygudurum, içinde canavarların olduğu ancak nihayetinde yaşamın hepsini yeneceği bir çeşit rüya gibidir.