6 Kasım – 30 Aralık 2012
Yüzleşme
Antrepo 3, İstanbul
Yüzleşme, Antrepo, İstanbul, 2012
Gallery Baraz, Gallery Artist, ArtCollection, Mim Art & Antique
Mimari konsept tasarım, Dara Kırmızıtoprak
Güneştekin kendi yapıtaşlarını durmaksızın yeni bağlantılar oluşturacak şekilde düzenler; renklerin mekâna doğru taştıkları, ışıkla oynadıkları ve izleyiciyle iletişim kurdukları plastik formlar geliştirir. Sonuçta renkler tamamen birer forma, resimden çözülerek ayrışan birbirinden çok farklı sütunlara dönüşür. Sergideki işlerden Saf Adalet tekliğin çoklardan oluştuğunu söyleyen Heraklitos’un düşüncesinden hareket eder. Tıpkı tek tanrılı dinlerin kapılarında olduğu gibi, burada da söz konusu olan, çoğulculuğun belirleyici gücüdür, adaleti tamamına erdiren bir unsur olarak çokluğun kabulüdür.
Sergiye adını veren Yüzleşme dahil olmak üzere ürettiği sanatçının anıtsal işlerinin teması adaletin gerçekleşmesini sağlayan bir öğe olarak kültürel çeşitliliktir. Sanatçının 1988’de Halepçe’de gerçekleşen kimyasal saldırı sonrasında yaşananlar üzerine çalıştığı eser, kültürel, dinsel ve etnik çoğulculuktan yana, her zaman örtük olan siyasi bir tavrın bilinçli arayışı: Bu, insanlar, aileler, mitolojiler, şarkılar, ritüeller ve anılar tarafından korunan eşsiz bir kültürün dünyasına giden yoldur.
Yapıtlarının birçoğu Anadolu’da camiye dönüştürülmüş pek çok kilisenin katmanların soyulmasıyla açığa çıkan üzerleri sıvanmış, kısmen zarar görmüş fresk ve mozaikleri çağrıştıran bir tekniğe sahiptir. Zamanla dökülen bazı sıvaların altından figürlerin göründüğü duvarlar, tıpkı bir tuval gibi eserleri için bir esin kaynağı olmuştur. Tarihsel malzemenin yeni bağlamlar içinde kullanılmaya devam etmesi, tarihsel fragmanların yeni yaşam alanlarıyla bütünleşmesi: Günlük yaşamda izini bırakan şey tam da budur. Geçmişin katmanları fragmanlar halinde varlığını sürdürür. Güneştekin’in bu negatif resimleri günümüze kadar gelmiş fresklerin ya da mozaiklerin tıpkı bir yap-bozun parçaları gibi korunduğu kiliselerin sıvanmış duvarlarını andırır.
Bu teknik aynı zamanda diğer kültürlerin baskın kimliğe zorla özümsenmesini hatırlatır. Sanatçının işlerinde inançlar, Müslümanların bugün hala Hıristiyan azizlerinin türbelerinde dua ettikleri Anadolu’da yüzyıllar boyunca süregeldiği gibi birbirine karışır ve iç içe geçer. Ezidi kozmolojisindeki tavus kuşu meleği, cennet bahçesindeki yılanla karşılaşır. Tektanrıcılıktan çok önce Anadolu’da tapınılan güneş gibi, Yunan ve Mezopotamya mitolojisi de sanatçının yapıtlarında yinelediği diğer temaları ona sağlar.
Serginin karanlık bir ön odasında, Bellek adlı video geçtiğimiz yüzyıl boyunca işlenen trajik olayların tarihlerini karartılmış görüntüler üstüne bindirerek ağıt sesleriyle birlikte gösterir. Sesler bu olaylardan hayatta kalanlara ve tanıklara aittir. Karartılmış görüntülerin döngüsü yaşanmış bir geçmişin sesine eşlik eder. Kolektif belleği oluşturan çeşitli simgesel seslerle odak görselden işitsele kaydırılır. Sesin kullanımı görselsen uzaklaşmaya yönelik bir çağrı değildir. Aksine, ses tekrarındaki bu süreklilik sayesinde seyirci görüntü ve ses arasındaki çatlaklarda belleğin oluşum katmanlarını keşfeder. Videoda sanatçı, arşiv görüntülerini belleğin sesi olarak kullanarak, anıların tarihin yeniden inşasına müdahale edebildiğini gösterir.
Yüzleşme sergisi için yayımlanan kitapta Berlin Akademie der Künste’nin direktörü Johannes Odenthal’in sanatçının yapıtları üzerinden Anadolu’nun kültürel hafızasını araştırdığı Soyutlama ve Mitos başlıklı makalesi yer alıyor.