11 Ocak – 4 Şubat 2017
Doğudan Batıya Yolculuk
Marlborough Gallery, New York
Küratör Matthew Drutt
Binbir Renkli Dünyanın Kanatları, 2014, Karışık Teknik, 125 x 300 x 20 cm
Derin Sırlar, 2014, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 100 x 100 cm
Mezopotamya’nın Muhafızı, 2014, Karışık Teknik, 150 x 200 x 20 cm
Prometheus’un Dinmeyen Acısı, 2014, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 150 x 150 cm
Meleğin Yedi Misafiri, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 180 x 200 cm
Mem u Zin’in Masumiyeti, 2016, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 150 x 200 cm
Nemrud’un Sonu, 2013, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 100 x 100 cm
Şahmaranı Arayan Medusa, 2012, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 150 x 200 cm
Sır Küpü 2, Zülkarneyn Serisi, 2016, Sırlı Seramik,30 x 70 x 50 cm
Sır Küpü 4, Zülkarneyn Serisi, 2016, Sırlı Seramik, 60 x 70 x 50 cm
Yedi Palyaçonun Buluşması, 2012, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 100 x 100 cm
Ahmet Güneştekin Recent Works-15
Ahmet Güneştekin Recent Works-20
Ahmet Güneştekin Recent Works-22
Ahmet Güneştekin Recent Works-28
Leda’nın Aşk Günü, 2016, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 280 x 380 cm
Doğudan Batıya Yolculuk sanatçının tablodan rölyefe, halıdan kilime ve kırkyamaya ve heykele çeşitli disiplinlerdeki yeteneğini sergileyen bir mini retrospektif niteliğinde. Sergide sanatçının bir süredir geçirdiği dönüşümü gösterdiği seramik ve metal kullanarak çalıştığı heykel işleri sergileniyor. Serinin genel başlığı Kuran’da “çift boynuz” anlamında kullanılan Zülkarneyn. Sanatçı bu işlerinde düşüncelerini sanki o bir Medusa figürüymüş gibi, tuhaf bir güzelliğe sahip olan ve içlerinde süslü kafatasları bulunan seramik küplerle ve bu küplerin dışına uzayan boynuzlarla ifade ediyor.
Optik çalışmalarında objeler, imgeleme metalik bir ekran dahil ediyor. Bu, çalışmaya hem ilave bir boyut katıyor hem de resim ile heykel arasındaki çizgiyi belirsizleştiriyor. Objeler dairesel ve merkezde yer alan küre metalik ayna şeklinde. Bu, yerleştirildikleri mekâna bağlı olarak rölyeflerin değişmesine imkân tanıyor çünkü bu objeler çevrelerini yansıtıyorlar fakat aynı zamanda yansıma nedeniyle objeye bakan kişiyi de içlerine alıyorlar. Önden bakıldığında, çok keskin ve belirgin bir şekilde çizgili soyut tablolara benziyorlar ve tabloların sol üst kısmında her zaman güneşi simgeleyen bir küre bulunuyor. Ancak, yandan bakıldığında, objelerin keskinliği ve belirginliği uzaya taşan kaotik bir form denizine dönüşür. Geleneksel kırkyamalar genellikle abartısız olurken, onun kırkyamaları alabildiğine renklidir ve tutarlı bir şekilde resimlerinde işlediği temaları yansıtır. Parıltılarından dolayı belirli bir uzaklıktan vitraymış gibi görünürler. Küratörün söylediği gibi soyut bir form bahçesi inşa ederler.
Fotoğraflar Naz Güler