Yedigören’in Alfabesi

8 Aralık 2022 – 4 Şubat 2023
Yedigören’in Alfabesi
DG Art Project & Gallery, İstanbul
Küratör Şener Özmen

Yedi Gözlü Güneş – Siyah, Güneş Taşı Serisi
2022
Metal
150 x 96 x 91 cm

Yedi Gözlü Güneş 1B – Kırmızı, Güneş Taşı Serisi
2022
Metal
180 x 115 x 110 cm

Yedi Gözlü Güneş 1C – Sarı, Güneş Taşı Serisi
2022
Metal
210 x 134 x 128 cm

Kadın Hikayeleri 80
2022
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 79
2022
Kırkyama
60 x 60 cm

Gelene-ek Serisi 17
2021
Karışık Teknik
79 x 115 x 25 cm

Gelene-ek Serisi 21
2021
Karışık Teknik
90 x 163 x 42 cm

Cennetten Gelen Ses, Tanrının Arka Bahçesi Serisi
2022
Karışık Teknik
70 x 250 x 30 cm

Hüznün Yedi Sesi, Tanrının Arka Bahçesi Serisi
2022
Karışık Teknik
300 x 330 x 30 cm

“Yedigören’in Alfabesi”nde sergilenen eserler sanatçının mitoloji anlayışını incelikli, kapsamlı ve zorlayıcı bir çeşitlilikle detaylandırdığı bir sembolizm içerir. Güneştekin, sembolleri, düşünüşünün yapısal ilkesi olan mitolojiyle yorumlayarak yeniden dönüştürür.

Dili imgeleme dahil ettiği, sarmal yapıları mitolojik imgelerle birleştirdiği işlerinde sembollerin göç ve dönüşüm örüntüleri kendini gösterir. Mitleri karmaşık anlamları çözmek ve inşa etmek için bir üst dil, görme şekli olarak kullanır.

 

Güneştekin’in ışığa, zamana ve yıldızların uzayına olan tutkusu, metal formlarla çalıştığı heykellerinde kendini gösterir. Zamansal alanı göksel fenomenlerle birleştirerek, kozmosun doğal biçimlerinin ve güçlerinin eserlerini şekillendirmesine izin verir. Göksel ışığın temel davranışından yararlanarak ışığı neredeyse tüm uygulamalara dahil eder. Sanatçının farklı konfigürasyonlardan oluşturduğu geometrik heykelleri daha derin bir etkileşime olanak tanırken, mitlerin yaşanan anla bağ kurmaya devam edebildiğini gösterir.

 

Sanatçı, mitlerin yersizliği, taşınabilirliği ve esnekliği aracılığıyla geçmişi ve bugünü yeniden şekillendirir. Anlatı geçmişten türetilmiştir, ancak kolayca başka bir dile çevrilebilir. Bu durum izleyiciyi de yorumlamaya, anlam oluşturmaya davet ederken bilinçli olarak hissedilen bu tür yönlendirme sadece mitin etkisi değildir, sanatçının yorumundaki başkalıktır. Mitlerin zaman, mekân ve kültürleri aşan özelliklerine odaklanan Güneştekin, çoğu zaman bilinçaltına çekilmiş anlamları yeniden keşfetmeye ya da hatırlatmaya yönelir. Ona göre düşünceleri harekete geçiren bazen bireysel ama çoğu zaman kolektif hafızadır. Bu nedenle sanatçının yapıtları, insan belleği ile toplumsal bellek arasında dolayımlanır.

 

Güneştekin, mitolojiden yarattığı imgelerle ördüğü hikâyelerini aktarmak için sanatsal formlarını yeniden yaratırken hikâye anlatma geleneklerini nasıl koruyabileceğini araştırır. Nesnelerin insanların karmaşık duygu ve anılarını saklayan cansız uzantılar olmadığını, yaşamları boyunca içlerine kazınmış hikâyeler aracılığıyla konuştuklarını düşünür. Hikâye anlatıcılığının en eski biçimlerinden biri olan kırkyama tekniğiyle çalıştığı işlerinde pratik ve anlatı arasındaki ayrılmaz ilişkiyi yoğunlaştırır. İzleyiciyi kendi dünyasının dokunsal deneyimi yoluyla hayal edileni gerçekleştirmeye yönlendirirken, yorumladığı hikayelerin unutulmaması için de kendi nesnelerini yaratır.

 

Mit her zaman bugünün fikirlerine göre yeniden yorumlanmayı talep eder. Bu esneklik sayesinde herhangi bir zamana, bağlama veya kültüre uyarlanabilir. Güneştekin’e göre miti karakterize eden bu yapısöküm, geçmişte olduğu gibi bugün de insanın bilinçaltı belleğiyle bağlantı kurmasını sağlamakta ve anlam aktarma gücünü buradan almaktadır. Bu düşünceleri izleyen sanatçı, yapıtlarıyla mitolojik yaratımların sadece kendi anlarına değil, her ana ait olduğunu söyler ve onları sınırsız değerler, kolektif olarak paylaşılan diller ve anılar üzerine düşünmeye teşvik eder.