Zamanın Ölümsüzlüğü

16 Mart – 13 Nisan 2019

Zamanın Ölümsüzlüğü

Galerie Michael Schultz, Berlin

Kadın Hikayeleri 12
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 15
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 18
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 27
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 29
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 30
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 36
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 38
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 39
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 40
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 47
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 51
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Kadın Hikayeleri 53
2018
Kırkyama
60 x 60 cm

Zamanın Ölümsüzlüğü sanatçının mitolojilerin dokusunu keşfederek çalıştığı kırkyama işlerinden oluşuyor. Kumaşın kullanım biçimleriyle hikâye anlatıcılığı ve mitoslar arasında bir bağ olduğunu öne sürüyor. Sergi ayrıca yaşamın dokusunun mitosların parçalı doğasına nasıl yansıdığını gösteriyor.

Yama bir fragmandır. Kaybolan bir şeyin işareti ve yaratıcı tasarıma meydan okuma olarak duran bir bütünlük zaafıdır. Artık ve kalan olarak yırtılma ve bozulmayı temsil edebilir, çoktan yitip gitmiş olanın solmuş görkemiyle tanımlanabilir. Ancak, bir fragman olarak, henüz keşfedilmemiş olanın patlayıcı potansiyeline sahiptir. Parçaların bir araya getirilmesi, formların karmaşık bir matriste düzenlenmesi derinliği ve yoğunluğu gösterir. Eski giysilerin sökülerek yeni ve faydalı bir şeye dönüştürüldüğü yama dikme işi, geleneksel uygulayıcıları olan kadınlar tarafından yıkım sonrası yeni bir yaratım olarak algılanmıştır; yok olmaya yüz tutanın hayata döndürülmesi anlamında sembolik bir edimi tanımlar. Fragmanları anlatı formunda birleştirebilen kadınların topluluğuna katılmanın ve onlarla işbirliği yapmanın sanatçıya özgü bir nedeni var.

Artık ve kalan parçalardan çalışılan bütün bir nesne olarak kırkyama estetiği, günlük yaşamın akışı içerisinde oluşan alternatif bir sanatsal yaratıcılık modeli sağlar. Kadına özgü bir kültür, anadil ve görsel bir dil olarak onlara yaşamları hakkındaki gerçeği dile getirdikleri işler üretmelerini olanaklı kılan bir araçtır. Sanatçı kırkyamalarında tuval üzerine çalıştığı işlerindeki öğeleri kullanarak bu dile yeniden bakar. Farklı kumaş fragmanlarından yeni bir bütün oluşturma anlayışına dayanan sanat formuyla aynı düzlemde kendini konumlar. Kırkyama dilinin estetiğini yeniden tanımlamaya ve kültürel materyal konumunu geliştirmeye yönelir. Sanatçının kırkyamaları aynı zamanda somut bir görsel doygunluk biçimine içkin bir saygı göstergesidir.

Fotoğraflar Naz Güler